Hakkâri’deki hain saldırıda 8
şehit daha vermenin acısını çok derinden yaşadık. Hepsine Allahtan rahmet
yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum. Allah bizlere bu hainlerin helak
olduğunu görmeyi nasip etsin.
Kendini bu ülkeye ait hisseden
hiçbir bireyin bu olaydan üzüntü duymaması ve bu terör illetinin kökünün
kazınmasını istememesi elbette mümkün değildir. Ancak sosyal ağlarda ve sokakta
o kadar düşünmeden, cahilce, tamamı ile duygusal eleştiriler ya da yorumlar
yükselmektedir ki bu yorumları duymak aklıselim bir insanı daha da çok
üzmektedir.
Bu olanların müsebbibi olarak
hükümeti görüp Sayın Başbakan’a küfür edilmekte sanki bu hükümet öncesinde
Türkiye’de terör yoktu, sanki bu ülkede, bu hükümet dönemine kadar 30 bini
aşkın insanımızı terör belası yutmadı. Başbakan o kadar insafsız ki isteyerek
evlatlarımızı ölüme gönderiyor değil mi?
Hayatını kaybeden askerlerimize
ŞEHİT diyoruz. Yani asli değerlerimizi savunurken hayatlar kaybedilebiliyor ve
biz bu hayatını kaybedenlere şehit diyoruz ki şehit sözcüğünü var eden durum.
Kaldı ki mevzu bahis ülke savunması ise elbette can kaybı olacaktır. Maalesef
terör çiçek atmıyor kurşun atıyor, bomba atıyor. Diyelim ki hiçbir olaya
karışmayalım sessizce kendimizi dünyaya kapatalım. Askerlerimiz çatışmaya girmesin.
O zaman ordu denen şey niçin olsun madem ihtiyaç duymayacağız ya da hem ülke
savunalım hem de hiç şehit vermeyelim sizce böyle bir şey mümkün olabilir mi?
Kısaca demek istediğim Tehdit ve kötülük olduğu müddetçe savunma hep olmuştur,
oluyor ve olacaktır. Aynı şekilde bu uğurda can kaybı olmuştur oluyor ve
olacaktır da. Türkiye’de terör olayları yeni bir şeymiş gibi görmek ve bir de
üstüne bundan hükümeti sorumlu tutup ana avrat küfretmek kendini bilmemekle
eşanlamlıdır. Trafik kazası bile terörden daha çok can almıştır bu ülkede evet
terör olaylarında işi orduya bırakıp trafik kazaları ile mücadele edin bence bu
şekilde elinizden daha çok şey gelir boş boş sloganlar atacağınıza.
Şehit verdik, insanlarımız
tepkisiz, uyuyoruz uyumayalım gibi naralar yükseliyor. Peki, dedikleri gibi
yapalım meydanlarda yüz binlerce kişiyi toplayalım, sloganlar atalım, teröre
hayır kampanyaları düzenleyelim. Sizce bu terörü bitirecek mi, terör
meydanlardaki kalabalıklardan korkacak mı? Yoksa o kalabalığı provoke edip bu
durumdan beslenecek mi? Ya da elimize baltayı, satırı alıp dağa çıkalım her
şeyi askerden beklemeyip biz savaşalım. Böylece PKK’nın ekmeğine yağı sürelim
dişlerini bileyerek beklediği iç savaş ortamını altın tepsiyle teröre sunalım
böyle daha iyi olur değil mi? Ya da devlet savaş açsın o halde. Peki, kime
açsın PKK İran’da, Irak’ta, Suriye’de, Kıbrıs Rum Kesimi’inde, Ermenistan’da,
Rusya’da, Avrupa’da kısacası tüm dünyada, devletler kucak açmış ya da
desteklemiştir kime savaş açacağız şimdi dünyaya mı? Bence bu ancak bakış açısı
çok dar bir zihniyetin görüşü olabilir. Ne Cudi’yi ne de Gabar’ı yerle bir
etmek bitirmez bu terörü.
Ana avrat küfrettiğiniz hükümet
geçmişten ders çıkararak terörün yalnızca dağları bombalayarak bitirilemeyeceğini
çok iyi anlamış bu yüzden daha aktif bir dış politika geliştirmeye çalışarak
oyun alanını genişletmeye çalışmaktadır. Terörü besleyen damarları kesmeye
çalışmaktadır ki PKK’nın bugün ki son çırpınışları bunun en büyük kanıtıdır.
Uyuşturucu ve silah yollarının tıkanması destekçi ülkelerin caydırılma
girişimleri bu sürecin göstergesidir. Öyle geliyor ki, yağmur yağsa hükümetten
bilen çevrenin derdi ne Terör ne ekonomi ne de halk. Onların tek derdi inanan
bir kişinin iktidarda olması…
Hepimiz terörü kınıyoruz,
şehitlerimize ağlayıp sabretmeye çalışıyoruz. Ama bazı çevreler maalesef
başbakanımızın da dediği gibi şehitlerimiz üzerinden politika yapmakta şehit
cenazelerinden medet ummaktadırlar.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki dil gelişmiş. Bu yazıda bu aşikar. Neden mi? Bir kere akıcı ve sürükleyici her şeyden önce. Sadece biraz 4. Paragrafta bocalama olmuş sanki genel akıcılığa nazaran. Biçimsel anlamda çok da söyleyecek bir şey yok aslında gayet güzel bir yazı tebrikler.
YanıtlaSilGelelim içeriğe, son derece akil ve mantık dairesi içinde bir yazı olmuş sevgili yazar arkadaşım. O kadar isabetli şeyler söylemişsin ki hani derler ya altına imzamı atarım bu yazının diye aynen öyle. Senin gibi düşünebilen insanların bu ülkede sayısı artması temennisi ve bir dahaki yazınızda buluşmak üzere…Zevkle ve sıkılmadan okuduğum bir yazıydı.Tebrikler!!!
sevgili Hakan Karacan,
YanıtlaSilSuriye de olanlar ile igili yine senden şöyle ufuk açıcı bir yazı bekliyorum okurun olarak.