Sayfalar

7 Ağustos 2012 Salı

Dar açıda akıl dışı muhalefet

Hakkâri’deki hain saldırıda 8 şehit daha vermenin acısını çok derinden yaşadık. Hepsine Allahtan rahmet yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum. Allah bizlere bu hainlerin helak olduğunu görmeyi nasip etsin.

Kendini bu ülkeye ait hisseden hiçbir bireyin bu olaydan üzüntü duymaması ve bu terör illetinin kökünün kazınmasını istememesi elbette mümkün değildir. Ancak sosyal ağlarda ve sokakta o kadar düşünmeden, cahilce, tamamı ile duygusal eleştiriler ya da yorumlar yükselmektedir ki bu yorumları duymak aklıselim bir insanı daha da çok üzmektedir.

Bu olanların müsebbibi olarak hükümeti görüp Sayın Başbakan’a küfür edilmekte sanki bu hükümet öncesinde Türkiye’de terör yoktu, sanki bu ülkede, bu hükümet dönemine kadar 30 bini aşkın insanımızı terör belası yutmadı. Başbakan o kadar insafsız ki isteyerek evlatlarımızı ölüme gönderiyor değil mi?

Hayatını kaybeden askerlerimize ŞEHİT diyoruz. Yani asli değerlerimizi savunurken hayatlar kaybedilebiliyor ve biz bu hayatını kaybedenlere şehit diyoruz ki şehit sözcüğünü var eden durum. Kaldı ki mevzu bahis ülke savunması ise elbette can kaybı olacaktır. Maalesef terör çiçek atmıyor kurşun atıyor, bomba atıyor. Diyelim ki hiçbir olaya karışmayalım sessizce kendimizi dünyaya kapatalım. Askerlerimiz çatışmaya girmesin. O zaman ordu denen şey niçin olsun madem ihtiyaç duymayacağız ya da hem ülke savunalım hem de hiç şehit vermeyelim sizce böyle bir şey mümkün olabilir mi? Kısaca demek istediğim Tehdit ve kötülük olduğu müddetçe savunma hep olmuştur, oluyor ve olacaktır. Aynı şekilde bu uğurda can kaybı olmuştur oluyor ve olacaktır da. Türkiye’de terör olayları yeni bir şeymiş gibi görmek ve bir de üstüne bundan hükümeti sorumlu tutup ana avrat küfretmek kendini bilmemekle eşanlamlıdır. Trafik kazası bile terörden daha çok can almıştır bu ülkede evet terör olaylarında işi orduya bırakıp trafik kazaları ile mücadele edin bence bu şekilde elinizden daha çok şey gelir boş boş sloganlar atacağınıza.

Şehit verdik, insanlarımız tepkisiz, uyuyoruz uyumayalım gibi naralar yükseliyor. Peki, dedikleri gibi yapalım meydanlarda yüz binlerce kişiyi toplayalım, sloganlar atalım, teröre hayır kampanyaları düzenleyelim. Sizce bu terörü bitirecek mi, terör meydanlardaki kalabalıklardan korkacak mı? Yoksa o kalabalığı provoke edip bu durumdan beslenecek mi? Ya da elimize baltayı, satırı alıp dağa çıkalım her şeyi askerden beklemeyip biz savaşalım. Böylece PKK’nın ekmeğine yağı sürelim dişlerini bileyerek beklediği iç savaş ortamını altın tepsiyle teröre sunalım böyle daha iyi olur değil mi? Ya da devlet savaş açsın o halde. Peki, kime açsın PKK İran’da, Irak’ta, Suriye’de, Kıbrıs Rum Kesimi’inde, Ermenistan’da, Rusya’da, Avrupa’da kısacası tüm dünyada, devletler kucak açmış ya da desteklemiştir kime savaş açacağız şimdi dünyaya mı? Bence bu ancak bakış açısı çok dar bir zihniyetin görüşü olabilir. Ne Cudi’yi ne de Gabar’ı yerle bir etmek bitirmez bu terörü.

Ana avrat küfrettiğiniz hükümet geçmişten ders çıkararak terörün yalnızca dağları bombalayarak bitirilemeyeceğini çok iyi anlamış bu yüzden daha aktif bir dış politika geliştirmeye çalışarak oyun alanını genişletmeye çalışmaktadır. Terörü besleyen damarları kesmeye çalışmaktadır ki PKK’nın bugün ki son çırpınışları bunun en büyük kanıtıdır. Uyuşturucu ve silah yollarının tıkanması destekçi ülkelerin caydırılma girişimleri bu sürecin göstergesidir. Öyle geliyor ki, yağmur yağsa hükümetten bilen çevrenin derdi ne Terör ne ekonomi ne de halk. Onların tek derdi inanan bir kişinin iktidarda olması…

Hepimiz terörü kınıyoruz, şehitlerimize ağlayıp sabretmeye çalışıyoruz. Ama bazı çevreler maalesef başbakanımızın da dediği gibi şehitlerimiz üzerinden politika yapmakta şehit cenazelerinden medet ummaktadırlar.

2 yorum:

  1. Öncelikle şunu söylemeliyim ki dil gelişmiş. Bu yazıda bu aşikar. Neden mi? Bir kere akıcı ve sürükleyici her şeyden önce. Sadece biraz 4. Paragrafta bocalama olmuş sanki genel akıcılığa nazaran. Biçimsel anlamda çok da söyleyecek bir şey yok aslında gayet güzel bir yazı tebrikler.

    Gelelim içeriğe, son derece akil ve mantık dairesi içinde bir yazı olmuş sevgili yazar arkadaşım. O kadar isabetli şeyler söylemişsin ki hani derler ya altına imzamı atarım bu yazının diye aynen öyle. Senin gibi düşünebilen insanların bu ülkede sayısı artması temennisi ve bir dahaki yazınızda buluşmak üzere…Zevkle ve sıkılmadan okuduğum bir yazıydı.Tebrikler!!!

    YanıtlaSil
  2. sevgili Hakan Karacan,
    Suriye de olanlar ile igili yine senden şöyle ufuk açıcı bir yazı bekliyorum okurun olarak.

    YanıtlaSil